Belki de yüzlerce yılda bir görülecek olaylar son iki üç yıl içinde gerçekleşti. Bu süreçte başımıza neler gelmedi ki! İlk önce 2020 yılında aylardır bizleri evimize kapatan her gün televizyon kanallarından acaba bugün kaç kişi hastalandı, kaç kişi öldü diye takip ettiğimiz koronavirüs salgını ve bunun etkilerini gördük. Salgın bitti normalleşiyoruz derken uygulanan yanlış politikaların sonucu olarak Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birisi ile karşı karşıya geldik. Tüm dünyada politika faizleri yükseltilirken biz faizleri düşürdük. Sonuçta ne mi oldu? Döviz kurları yükseldi, enflasyon canavarı hortladı, alım gücümüz azaldı yoksullaştık. Bazı zümreler hariç toplumun ekseriyetinde ekonomik krizin etkileri iliklere kadar hissedildi. Bu olanlar yetmezmiş gibi tarihin en büyük depremlerinden ikisini yaşadık geçtiğimiz yıl şubat ayında. Zaten ekonomik olarak zor durumdayken depremlerin getirdiği maaliyet sonucu iyice yoksullaştık. Sanayiden turizme, eğitimden inşaata, birçok sektörü etkileyen bu olayların özellikle özel sektörde çalışan sayıları yüzbinlerle ifade edilen öğretmenler üzerinde etkisi büyük oldu. Yüzbinlerce öğretmen süreçte kaderiyle baş başa kurum sahiplerinin insafına bırakılmıştır. Yatmayan ya da eksik yatan maaşlar, eksik gösterilen SGK primleri, eğitim ödeneği ek ders sosyal yardımları alamamaları, kurum yöneticileri tarafından uygulanan mobbingler insan onuruna yakışmayacak şekilde asgari ücretin altında çalıştırılmaları ve sayamadığım birçok sorun hala çözülmeyi bekliyor.
2023’ü geride bıraktık yeni yıla umutla girelim dedik ama pek öyle olmadı. Aralıkta asgari ücrete %49 zam yapıldı ve asgari ücret 17 bin TL oldu. Özel sektörde çalışan öğretmenlerin büyük çoğunluğu asgari ücretin altında ya da aşağı yukarı asgari ücret seviyesinde kaldı. Dolayısıyla özelde çalışan öğretmenlerde de zam beklentisi oluştu. Bazı kurumlar öğretmen maaşlarına zam yapsa da bu zamlar enflasyonun çok altında kaldı. Ocakta yapılan zamlarla memur en düşük memur maaşı 32 bin, ek ödemeler hariç ortalama öğretmen maaşı 35-40 bin arası olmuştur. Temmuz ayına iki ay kaldı, 6 aylık enflasyon verilerinin açıklanmasından sonra öğretmen maaşlarının 50 bin seviyesine geleceğini düşünmekteyim. Özel okullarda çalışan öğretmenler ise bu ücretlerin yarısına veya biraz üstüne çalışmak zorundalar. Peki bunca sorun karşısında Millî Eğitim Bakanlığı bir çalışma yürütüyor mu? Sayın bakan Özel Sektördeki öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda çalışma başlatıldığını nisan ayında özel ve kamuda çalışan öğretmenleri statüde eşitleyecek bir düzenlemenin meclise geleceğini söyledi. Mayıs ayı sonuna geldik böyle bir teklifin meclis gündemine geldiğini görmedik.
Özel kurumlarda çalışan öğretmenlerin mobbingden uzun mesai saatlerine kadar birçok sorunu olsa da bunlardan en önemlisi ekonomik sorunlar. Özel sektördeki öğretmenler aynı işi yapan kamudaki meslektaşlarından çok daha fazla çalışmakta ama kamudaki öğretmenin yarısı kadar maaş alamamaktadır. Özel sektörde çalışan öğretmenler gece gündüz demeden dişini tırnağına takıp görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırken yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle mutsuz olduklarını her fırsatta dile getirmektedirler. Derslere girmişler, velileri aramışlar öğrencilerin motivasyonlarını artırmak için sürekli onlarla ilgilenmişler ama karşılığında maaşını tam alamamış ya da tam almışsa da maaşları asgari ücretin altında veya asgari ücret düzeyinde kalmıştır. Yaşanan duruma demokratik tepkisini gösteren öğretmenlerin ya sözleşmeleri feshedilmiş ya da öğretmenler türlü mobbinglere maruz bırakılmıştır.
Durum o kadar vahim bir hale ulaştı ki öğretmenler örgütlenerek demokratik olarak tepkilerini göstermeye başladılar. Siyah giyindiler, ulusal basında boy göstermeye başladılar. Bu amaçla benimde yönetim kurulunda bulunduğum ÖSÖB-DER ‘’Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği’’ adıyla dernek kuruldu. Bakanlık ve ilgili mercilerle görüşmeler yapıldı. Bir sonuç alınması adına tüzel kişilerin yaptığı görüşmelerin etkisi olacağını düşünmekteyim.
Sözün özü özelde çalışan öğretmenler zor durumdalar, bu öğretmenlerin KPSS sınavlarına girerek kamuya atanmaya çalışması ironik olsa da aslında özel kurumlar için en büyük ayıptır…
Bir Yorum Bırakın