Fatih Gözüaçık

Yazarın Tüm Yazıları

EKSİ NETLE ÜNİVERSİTE KAZANDIRAN SİSTEM!



          Geçtiğimiz ay ÖSYM 2024 üniversite yerleştirme sonuçlarını açıkladı. Kimisi sevindi kimisi istediği üniversiteye yerleşemeyerek mezuna kaldı. Tercih yapıp herhangi bir bölüme yerleşemeyenler gelecek yıl için şimdiden planlama yapmaya başladılar. Yerleştirme sonuçlarının açıklanmasıyla Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara’nın eksi 1,75 neti ile fizik bölümünü kazandığını açıklaması Türkiye’nin gündemine oturdu. Profesör belli ki sınav sistemindeki çarpıklığı göstermek için sınava girmişti. Arkasından Cumhurbaşkanlığı dezenformasyonla mücadele birimi ve YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) puan hesaplanması için 0,5 net yapılması gerektiğini söz konusu adayın 55,75 neti olduğunu duyurdu. İyi de sayın Özkara fizik netine atıfta bulundu diğer derslerden net sayısı ne olursa olsun fizikten eksi net yaparak fizik bölümüne yerleşilebildiğini gösterdi bize. Benimde nicedir aklımda olan Türkiye’de üniversite okumak 4 yıl vakit kaybı mı? sorusu yine beynimin bir tarafında filizlendi.

          Her ile bir üniversite politikası ile üniversitelerde arz talep dengesi bozuldu kalite azaldı. Nihayetinde işsiz kalma korkusu ile kamuya atanma imkânı az olan özel sektörde ise asgari ücret düzeylerinde maaşlarla çalışmak istemeyen adaylar tercih yapmamaya başladı. Birçok bölümde kontenjanlar boş kalmaya başladı. Üniversiteye gidip mezun olan öğrenciler ise işsiz kalmaya başladı. Diplomalı işsizler dediğimiz kavram ortaya çıktı. Her iş her emek kıymetlidir ama üzücü olan 4 yıl üniversite okuyan bu memleketin pırlanta gibi evlatlarının mesleklerinin dışında alışveriş merkezlerinde ve marketlerde asgari ücret düzeyinde maaşla çalışmaya mahkûm kalması.1990’lı yılları hatırlıyorum, o zamanlar üniversite sayısı şimdiki gibi değildi, üniversiteler daha nitelikliydi, üniversiteyi kazanmak çok zordu, hatta Matematik bölümü neredeyse Tıp Fakültesi ile aynı puandı. Öğretmenlik bölümleri çok popülerdi ve itibarlıydı. Popülist yaklaşımlarla 81 ile üniversite açılması çok düşük netlerle bazı bölümlerin kazanılmasına neden oldu, üniversitelerde kaliteyi düşürdü. YÖK’ün sitesinden baktım 1-2 Matematik neti yapan bir öğrencinin üniversiteye girebildiğini gördüğümde çok şaşırdım ve üzüldüm. Artık sadece 1 fizik neti ile mühendislik bölümleri kazanılabiliyor. Üniversitelerdeki bölümler arasındaki makas o kadar arttı ki bir üniversitenin elektrik elektronik bölümünü kazanmak için ilk bine girmek gerekiyorken başka bir üniversitenin aynı bölümünü kazanmak için bir milyonuncu olmak yeterli olabiliyor. Olayın başka bir boyutu da fizik, matematik yapmadan mühendislik fakültesinde okunabilmesi. Hadi bir şekilde okulu bitirdi diyelim matematik bilmeyen, analitik düşünmeyen mühendis mi olur? 1,5 matematik neti ile matematik bölümü kazanan bir öğrenci nasıl geleceğin teminatı öğrencilere matematik öğretir? Bir zincirin halkası gibi birbirine bağlı olaylar silsilesi. Matematik bilmeyen öğretmen matematik bilmeyen analitik düşünemeyen nesillerin yetişmesine enden olur. Yine fizik bilmeden mühendislik bitiren bir mühendisin yaptığı inşaata nasıl güveneceğiz. Eğitim sistemimizde ana okulundan üniversiteye nereye baksak bir sorun ve tutarsızlık var. Bakanlar değişiyor ama eğitim sistemimiz bir türlü istenilen düzeye gelemiyor.  Türkiye’de 18-24 yaş arasındaki gençlerin %67,1’i eğitimde değil. Bu yaş grubundaki her üç gençten birisi ne eğitimde ne de istihdamda yani istihdamda olmadığı halde iş aramıyor. Türkiye genç işsizler oranına baktığımızda OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor.  Üniversitelerimiz ne yapıyor peki? Üniversitelerimiz maalesef ki düşük netlerle kazanılan, bilimsel çalışmaların yeterli olmadığı yerler haine dönmüş durumda. YÖK sınav sistemi ile uğraşacağına üniversitelerimizde nasıl daha kaliteli eğitim verilir, dünyanın önemli üniversiteleri arasına neden ülkemizden hiçbir üniversite giremiyor? Üniversitelerimiz bunlara kafa yormalıdır.

        Bu sistemde çocuklarımızı düşük profilli öğretmenlere, yaşadığımız binaları yapan mühendis ve mimarlara canımızı nasıl güveneceğiz? Nicelikten çok nitelik önemliyken maalesef bizim sistemimiz niteliği değil niceliği ön plana almış. 2000 yılında 77 olan üniversite sayısı günümüzde 200’ü geçmiştir. Yeni üniversiteler tabi ki açılasın ama bununla birlikte kalite artsın yeni iş sahaları da açılsın, mezunlar kendi mesleklerini icra etsinler. Ana sınıfından üniversiteye kadar eğitim sistemimizin gözden geçirilmesi aksayan yönlerin düzeltilmesi için çalışma başlatılması yetkililerin birincil görevleri arasındadır. Sözün özü Eksi netle bir iki net ile üniversite kazandıran sistem sürdürülebilir değil…

Popüler Yazılar

-YAPTIKLARI ÜRÜNLERİ SATARAK AİLE EKONOMİSİNE KATKIDA BULUNUYORLAR

Gaziantep’te silahlı poz verenlere operasyon!

 GASTROANTEP KAPSAMINDA REFİK ANADOL’UN RÖNESANS RÜYALARI SERGİSİ AÇILDI

Öğrenciler sordu Başkan Fadıloğlu yanıtladı

UDMA, 16 AYDA 31 BİNİ AŞKIN MİSAFİR AĞIRLADI!

Gaziantep Adliyesi'nde büyük değişim

Orhan Uslu’dan Erdal Kılınç’a ziyaret

Kalp yetmezliğine doğal by-pass

MEB Özel okullar ne zaman açılacak?

GTO’DAN “BİLGİ GÜVENLİĞİ” SEMİNERİ

Umut Yılmaz’ın emekli vatandaşlara 6 bin TL vereceklerini duyurdu

Türkiye 9 ayda 1 milyon ton makarna ihraç etti

-BAŞKAN ŞAHİN CENEVRE’DE…

Enflasyon rakamları açıklandı

SANKO OKULLARI ÖĞRENCİLERİNİN YÜZME BAŞARISI

Nöbetçi Eczaneler

2 Kasım 2024 Cumartesi Günü Nöbetçi Eczaneler