Meclis Genel Kurulunda bu hafta görüşülmesi beklenen yasayı “yağma ve talan yasası” olarak nitelendiren Karaca, üretici köylüleri mağdur eden zirai don ve orman yangınlarını da gündeme getirdi.

“NE AFETİ ÖNLÜYORLAR NE ZARARI GİDERİYORLAR”

EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Tüm Köy Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Eker, Polatlı Şube Başkanı Aykut Güney, eğitim ve örgütlenme uzmanı Sedat Başkavak ile Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Meclis’in büyük dünya üzerinde egemenlik sağlamaya çalışan, bütün bölgeyi hallaç pamuğuna çeviren, gözünü ülke topraklarına diken uluslararası sermayeye hizmet etmek için bir onaylama merci hâline geldiğini ifade eden Karaca “Bu çatı altında, Meclis çatısı altında, her yeni gün yeni bir yağma ve talan yasasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu yağma-talan yasalarının her birinin ağır sonuçlarını bu ülkenin işçileri, emekçileri, küçük üreticileri, çiftçileri, gençleri ve kadınları ağır bedellerle ödüyorlar.” dedi.

Giderek artan orman yangınlarına da değinen Karaca “Her yangının ardından biz bu memlekette, adına ‘afet’ denilip üzeri örtülmeye, bunu kader hâline getirmeye çalışanların, aslında bu kader planını nasıl büyük bir sorumsuzlukla ördüklerini köylülerden dinliyoruz. Evleri, toprakları, hayvanları yanan insanlardan öğreniyoruz. Orman işçilerinin fedakârlıklarında görüyoruz. Yangınlar adeta harita çizilmiş gibi oluşuyor, yanan alanların büyük şirketlere, maden şirketlerine, sermaye gruplarına talana açıldığını görüyoruz.” dedi.

Zirai don felaketinde de iktidarın köylüye çözüm olmadığını ifade eden Karaca “Zirai don felaketinin zararlarını karşılayacağız diye sözler verenler, aradan geçen zamanda ne zararları karşıladılar ne de yeni felaketleri önlediler. Burada kurulan göstermelik komisyonlar, yapılan ziyaretler, tartışmalar gerisinde çok açık bir gerçek var: Tarım politikalarıyla küçük üreticiyi bitiren bu iktidar, her yeni felaketten sonra tarımı bitirme politikasına yeni bir halka ekliyor. Küçük üretici ve çiftçiyi batırmak için yeni talan politikaları peşindeler.” şeklinde tepki gösterdi.

“BU İKTİDARIN SECDE ETTİĞİ TEK ŞEY PİYASA”

Yangının büyüdüğü alanlardan birinin de, AKP’nin tarım politikaları yüzünden artık üretemez hâle gelen üretici köylüler olduğuna dikkat çeken Karaca “Geçtiğimiz yıldan bu yana memleketin dört bir tarafında üretici köylüler, ürettiklerini yollara dökerek bu tepkiyi gösterdiler. Daha dün Sakarya Geyve’de karpuz üreticileri, üç kuruşa mahkûm edilmek istenmelerini protesto etmek için karpuzlarını yollara döktüler. Üretici köylülerin bu isyanına piyasa şartlarını ‘bozdukları’ gerekçesiyle milyonlarca lira ceza kesilmesi gündemde. Bu iktidarın ve onun temsil ettiği sermaye gruplarının secde ettiği tek şey işte bu piyasa şartlarıdır. Tam da bu yüzden, öfke büyüdükçe ve yayıldıkça, piyasa tarlaları adına memleketin bütün yurttaşlarını kurban etmekten geri durmuyorlar.” dedi.

“ÇİFTÇİLERİN BORÇLARI SİLİNSİN”

2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardım Kanunu’nun, “çiftçilere yardım etmeme” kanunu olarak işlediğini ifade eden Karaca “Ürünlerinin, canlı/cansız üretim araçlarının ve tesislerinin yüzde 40’ını kaybetmesi şartı getirildi. Bu çok ağır sonuçlara yol açıyor. Her şeyi bir felakete bağlayıp, bir kader zincirine yedeklemeye çalışanlar, mücadele edilerek kazanılan hakların ve taleplerin gereğini yerine getirmemenin bahanesini yaratıyorlar. Çiftçilerin borçlarının ertelenmesini değil, Zarar gören çiftçilerin bütün kredi borçlarının, elektrik ve su borçlarının tamamının silinmesini talep ediyoruz. Kredi borçlanması, bu kadar ağır koşullara mahkûm ettiğiniz üretici köylüler için bir çözüm değildir! Ödeyemeyeceği borç yükü altında ezilen çiftçilere, kamu yararı gözeterek bütün destekleri bir an önce sağlamak zorundasınız! Büyük sermaye grupları, enerji şirketleri, maden şirketleri, elektrik şirketleri çıkarlarını büyütsün diye yasalar getirenlere buradan çağrı yapıyoruz: Asıl olarak bu kanunu çiftçilerin yararına değiştirmek, çiftçilerin ve üretici köylülerin taleplerini karşılamak zorundasınız! Biz de çiftçilerle beraber, sermaye gruplarının bütün borçlarını bir kalemde silip vergi borçlarını affeden, üstüne bir de hazine teşvikleri verenlere karşı şunu söylüyoruz: Bizim böyle bir bütçemiz yok diyemezsiniz!” dedi.

“ÜRETİCİ KADAR GÜVENLİ GIDAYI DA ÖNEMSİYORUZ”

Karaca’nın ardından söz alan Tüm Köy Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve zeytin üreticisi Mehmet Eker, iktidarın zirai dondan etkilenen il sayısını otuz civarında açıklamasına karşın kendilerinin 61 olarak tespit ettiğini belirtti. İl tarım müdürlüklerinin “1 Eylül 2024 tarihinden 13 Nisan 2025 tarihine kadar zarar gören bahçelere yapılan masraflar, zarar yüzde oranı üzerinden karşılanacaktır.” şeklinde açıklama yaptığını ifade eden Eker bu açıklamayı Malatya’daki bir kayısı üreticisi örneği üzerinden açıklayarak “Zarar tazmini için 16 meyve türünü tespit etmişlerdi. Örneğin Malatya’da zarar gören kayısı bahçesinin sahibi bir dönüm kayısı bahçesine 10 bin lira masraf yaptı, oradaki tespitlere de yüzde 30 zarar çıktı. Bu durumda 3 bin TL ödenecek. Peki, bu üretici 13 Nisan 2025’ten sonra ne yapacak? O bahçeyi yok edip kesip atamazsın. Bu yıl gördüğü zararı karşılamak için daha iyi bakmak zorundasın ki seneye ürün alabilirsin. Ola ki bu insanın başka geliri yok; evini neyle geçindirecek, bahçesine nasıl bakacak? Şehirde bu gıdaya ihtiyacı olan arkadaşlarımız, nereden bulup yiyecek? Kirazın satış rakamları bu yıl 600 TL’ye kadar çıktı. Bu sene kaç kişi kiraz alıp yiyebildi?” şeklinde sorular yöneltti.

Türkiye Üretici Köylü Sendikası’nın görevinin yalnızca tarımsal üretimde yer alan insanların sıkıntılarını dile getirmek olmadığını ifade eden Eker “Biz bu ülkede halkın gıda güvenliğinin sağlanmasına, sağlıklı ve temiz gıdanın onlara ulaşmasına da hizmet ediyoruz.” dedi.

“ORMANLARLA BİRLİKTE KÖYLÜNÜN EMEĞİ DE YANIYOR”

Ülkedeki orman yangınlarına da dikkat çeken Eker “Dün Tekirdağ, Bursa, sabah Çanakkale, yandı. Ormanlarla birlikte köyler, üretim araçları, traktörler, römorklar, iş makineleri, iş aletleri, ekili dikili araziler yanıyor. İnsanların oturacak evi yok. Hayvanına sahip çıkamıyor. Aynı bu don zararında olduğu gibi, hükümet ve yetkililer ortada yok. Hiç kimsenin ağzını bıçak açmıyor, ‘zararları karşılayacağız, bu insanları 2025’te aç susuz dışarıda bırakmayacağız’ demiyorlar.” şeklinde tepki gösterdi.

“KAMU YARARI SERMAYEYİ MEMNUN ETMEK İÇİN BİZİM MÜLKÜMÜZE EL KOYMAK MI?”

Meclis’te görüşülecek yasa için Ankara’da toplandıklarına vurgu yapan Eker “Bu yasa, 1939 yılında çıkartılmış 3573 sayılı Zeytin Koruma ve Islah Kanunu’nu yok sayan, onu aşan, bypass eden bir düzenleme. Anayasa, Danıştay kararları ortada. Kamu, halk demektir. Kamu yararı, halkın yararıdır. Danıştay’ın kararında çok basit bir gerçek var: ‘Bu konuda kamu yararı zeytindir, zeytinliklerdir’ dedi. Halkın sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişmesi mi kamu yararı? Yoksa dünyada artık ömrü bitmiş, çok geri, ilkel bir yöntem olan linyit kömüründen termik santral eliyle enerji üretmek mi kamu yararı? Türkiye’deki elektriğin zaten yüzde 85’i özel sektör, yani sermaye tarafından üretiliyor. Kamu yararı nerede? Bursa’nın iki tane temel içme suyu kaynağı var, yine iki tane tarımsal sulamada kullanılan gölü var: biri İznik Gölü, biri Abanoz Gölü. Şimdi o bölgede herhangi bir maden çalışması yapıldığını düşünelim ve atıkların içme suyu barajlarına, göletlerine, tarımsal sulama için kullanılan kaynaklara karıştığını varsayalım. Nasıl bir sonuç çıkar sizce? Bursa’nın nüfusu 4 milyon. On binlerce insan, Bursa tarımı zarar görür. Kamu yararı bir avuç yerli ya da yabancı sermayeyi memnun etmek için bizim mülkiyetimize rızamız dışında el koymak mı?” diye sordu.

“EMEP ÜRETİCİ KÖYLÜLERLE MÜCADELE ETMEYİ SÜRDÜRECEK”

Eker’in ardından yeniden söz alan EMEP Milletvekili Karaca “Dilinden ‘emperyalistler’, ‘dış tehditler’, ‘büyük Türkiye’ laflarını düşürmeyenler, bu memleketi parsel parsel patronlara satarken, bu memlekete büyük bir sevgiyle bağlı olan, ekmeğini, aşını, çocuğunun geleceğini bu topraklardan kazanan halk kesimlerine de ihanet ediyorlar.” diyerek EMEP’in bu yasaya “hayır” diyeceğini belirtti.

EMEP’in üretici köylülerle mücadelesini sürdüreceğini kaydeden Karaca “Ülkenin her yerinde bu talana karşı mücadele eden güçlerle birlikte olmaya; zirai don yüzünden ağır kayıplar yaşayan üretici köylülerle birlikte mücadele etmeye; yangınlar dolayısıyla evini, üretim araçlarını, hayvanlarını, tarım alanlarını, ekili dikili arazilerini kaybeden ve ortada bırakılan halkla da yan yana durmaya devam edeceğiz.” dedi. HABER MERKEZİ