Yaklaşık 2500 yıl önce tıp biliminin öncü ismi Hipokrat; “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözü ile tüketilen besinlerin ve yemek yeme davranışının sağlığın sürdürülebilmesindeki önemini vurgulamıştı. Son yıllarda besin alerjisinden korunmada ve tedavide beslenme tarzındaki değişimler güncellik kazandı. Bu konuda “diyet çeşitliliğin artırılması, yoğurt, turşu gibi fermente gıdaların tüketimi ve akdeniz diyeti" gibi beslenme rejimleri, üzerinde en çok çalışma yapılan yaklaşımlar olarak öne çıkıyor.
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Serkan Filiz “hayatın ilk yıllarında itibaren yenen yiyeceğin çeşitliliğinin arttırılması bağırsak çeşitliliğini zenginleştirerek sağlıklı bağırsak florası gelişimini uyararak alerjik hastalık gelişimini önleyebiliyor. Besin çeşitliliğine, hayatın ilk 4-6 ay içinde başlanması besin alerjisi gelişimini önlemek açısından önemli. Buna fırsat penceresi adı verilmektedir. Avrupa Alerji ve Klinik İmmünoloji Akademisi (European Academy of Allergy and Clinical Immunology) , hayatın ilk yıllarında tek tip beslenme yerine çeşitli ve dengeli beslenmenin, ileri yaşlarda astım, alerjik rinit, besin alerjisi sıklığında azalmaya yol açabileceğini belirtmektedir” diye konuştu.
Pişirmeden sonraki en eski gıda işleme yöntemi olan fermentasyon ile tat, yapı, besin değerlerinin iyileştirilmesi ve raf ömrü uzatılması sağlanır. Peynir, yoğurt, tereyağı, kefir, turşu ve tarhana gibi ev yapımı fermente gıdaların diyet çeşitliliğinin arttırılmasına ve bağırsak florasının zenginleştirilmesine yol açarak besin alerjisi gelişimini önlediğini ve tolerans gelişimine katkı sağladığını ifade eden Filiz, Akdeniz tipi beslenmenin de önemine dikkat çekti.
Akdeniz tipi beslenme astımdan koruyor!
Günümüzde Akdeniz diyeti en sağlıklı beslenme modellerinden biri olarak kabul ediliyor. Akdeniz diyeti, tahıllar, baklagiller, meyveler, sebzeler, zeytinyağı ve fındık gibi çeşitli ürünlerin yüksek tüketimi, ılımlı ölçüde kümes hayvanları ve balık tüketimi, düşük miktarda kırmızı et tüketimi ile karakterize sağlıklı bir beslenme tarzı olarak öne çıkıyor. Akdeniz diyetinin; sağlıklı yağ alımı, düşük karbonhidrat, düşük glisemik indeks, yüksek posa, antioksidan bileşenler ve antiinflamatuar etkileriyle kanser ve kardiyovasküler hastalık gibi kronik hastalık risklerini azalttığını ifade eden Serkan Filiz, gebelik, emzirme ve çocukluk döneminde akdeniz diyetine yüksek düzeyde uyumun, astım semptomları üzerine koruyucu etki gösterdiğinin altını çizdi. Filiz, hamilelik, emzirme döneminde ve erken yaşlarda diyet çeşitliliğinin artırılması ve ev yapımı fermente gıdaların tüketilmesinin alerjik hastalıkların önlenmesinde etkili olacağını bu gıdaların tüketilmesinin sağlık açısından çok önemli olduğunu ifade etti. Bülten
Bir Yorum Bırakın