Eşinin göğüs ağrısı ve kol uyuşması gibi kalp krizi belirtileri gösterdiğini söyleyerek defalarca doktorlara yalvardığını anlatan Şirin; "Hiçbir müdahale yapılmadı. Feryat etmeye, bağırmaya başladım. Doktor gelip, 'neden bağırıyorsun' diye beni tekrar azarladı. Güvenlik görevlileri de bana bağırdı. Hasta yakınları da onlara tepki gösterdi. Daha sonra eşim o haldeyken yüzü koyun sedyeye koydular. Nefes alması zorlaştı. 'Kalp krizi geçiriyor' dediğimiz halde bize sormadan eşime diazem yapıldı. EKG falan da çekmemişlerdi. Doktorlar durumun ciddiyetini anlayıp hemen kırmızı alana götürdüler. Oradaki doktorlar nabzına bakıp, 'Bu hasta ex’ dediler. Daha sonra kalp masajına başlıyorlar ama iş işten geçmişti. Eşim hastanenin ihmalinden öldü" şeklinde konuştu.

İhmale rağmen borç kağıdı gönderildi

Tüm bu acılar yetmezmiş gibi, hastanenin Şirin ailesine maddi yük bindirdiği ortaya çıktı. Eşinin ölümü sonrası kendisine borç kağıdı gönderildiğini söyleyen Şirin, “Hastane sigortamız olmasına rağmen o gece bana yapılan sakinleştirici için 587 TL’lik fatura çıkardılar. Üstelik, eşim ölürken kimliğimle giriş yapmam gerektiğini söyleyerek suçladılar. Bir özür dilemek yerine acımızı artırdılar” dedi.

Milletvekili Meriç: "Sağlık sistemi çöküyor"

CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, yaşanan bu skandalın ardından sert açıklamalarda bulundu. Meriç, “Bu, sağlık sistemimizin AKP hükümetinin elinde nasıl çökertildiğinin kanıtıdır. Acil serviste hastaların 45 dakika sıra beklemek zorunda kaldığı bir düzen, insan hayatına değer vermeyen bir düzendir. Mehmet Ali Şirin’i bu ihmaller zinciri nedeniyle kaybettik. Türkiye’nin dört bir yanından gelen sağlık ihmaline dair benzer hikayeler, sağlık sisteminin yeniden ele alınması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Mehmet Ali Şirin’in ölümü, bir ailenin yıkılan hayatı ve sağlık sistemindeki insan hayatına verilen değerin ne kadar düşük olduğunu gözler önüne serdi. Bu ihmallerin cezasız kalmaması için mücadele devam edeceğim" ifadelerini kullandı.